Sunuş

Muhterem Okuyucularımız;

Bu sayımızda da çok hayâtî bir konu ile huzurlarınıza çıkıyoruz: Haram ve şüpheli her şeyden uzak helâl lokma!..

Gerçekten İslâm dini, Müslümanların hayatını en güzel, en mutlu ve en sağlıklı şekle ulaştırmak için birtakım esaslar belirlemiş, emirler ve yasaklar çerçevesinde ona helâl-haram titizliğini öğretmiştir. İnsanın bedenini, ruh ve akıl sağlığını korumaya azamî değer atfeden İslâm, ruh dünyasını ve mâneviyât âlemini tertemiz tutması için de birtakım prensipler koymuştur.

İşte hem beden ve hem de ruh âlemini temiz tutan en büyük esaslardan birisi, yediğine dikkat etmektir. İnsan, helâl mi, haram mı, faydalı mı, zararlı mı olduğuna bakmadan her bulduğunu yememeli, her gördüğünü içmemelidir. Zira sonuç itibariyle insan, yiyip içtiklerinden ibârettir.

Şâyet ibâdetlerimizi yaparken zorlanıyorsak, onlardan bir türlü istediğimiz mânevî hazzı alamıyorsak lokmalarımızı tekrar gözden geçirmeliyiz. Helâlinden kazanmalı, gerektiği kadar yemeli, en temiz ve şüphesiz gıdalarla beslenmeli, yediklerimizin hamallığını yapmamalıyız. Çok yiyip yediklerimizi taşıyacağımıza, az yiyip onların bizi taşımasını temin etmeliyiz.

Bu dînî prensiplerin ötesinde, günümüzde yediklerimize bir kat daha dikkat etmeliyiz. Çünkü yediğimiz hemen hemen bütün gıdalarda ilaçlar, kimyasal atıklar, laboratuar ortamında üretilmiş birtakım katkı maddeleri, genleriyle oynanmış maddeler vb. insan sağlığını tehdid eden birçok unsur var. Bütün bunlar, hem bizi, hem gelecek nesilleri ve hem de üzerinde yaşadığımız dünyayı zor günlerin beklediğini gösteriyor. İnsanlar, daha çok kazanmak için domatesi hormonluyor ve bir tohumdan onlarca kilo domates temin ediyor. Ancak o domateste ne eski tad, ne eski koku var. Daha da ötesinde biz domates niyetine acaba ne yiyoruz?! Bütün bunlar, çok da uzun olmayan bir gelecekte karşımıza çıkacak!.. Gerçi şimdiden artan kanser vak’aları, çeşit çeşit adı bilinmeyen hastalıklar, hormonal dengesizlikler, aşırı şişmanlık vb. şekillerde de karşımıza çıkıyor. Ama asıl tehlike, bunlarla büyüyen çocuklar ve gençler üzerinde, yani gelecekte ortaya çıkacak…

O hâlde bir kere daha başa dönersek, ağzınıza götürdüğünüz her lokmaya bir kere daha bakın!..

* * *

Bu sayı, Şebnem Dergisi’nin 49. sayısı… “Şebnem Kitabı” şeklinde çıkan ilk sayımızla birlikte düşününce 50. sayı…

8 yıl ve 50 sayı boyunca, size hep en güzeli, en faydalıyı sunmaya çalıştık. İnşâallah, yazdıklarımız gönlünüze giden bir yol bulmuştur. Ancak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, biz, her satırı hissederek, heyecanlanarak, aşk ile yazdık. Hep daha güzele, en güzele ulaşmaya gayret ettik. Yapabildik mi? Takdir sizin… Bu beraberliğimiz, Allâh’ın izniyle kıyamet sabahına kadar hep böyle gitsin. Rabbimizin huzuruna, onun rızâsını kazanan kullar olarak elele, gönül gönüle gidelim, inşâallâh!..

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle