İslam İçin Bu Kadarına da Tahammül Etmeliyiz! -3

Osman Nûri Topbaş Hocaefendi’yle hangi vesîleyle tanıştınız?

Biz Afrika’da nereye gitsek hep sizin de içinizde bulunduğunuz vakıf olan Hüdâyî Vakfı’nın hizmetleri ve Osman Nûri Topbaş Efendi’nin Swahili (Kiswahili) diline çevrilmiş eserleriyle karşılaştık. Gittiğimiz her yere de götürüp dağıttık. Bu arada da Osman Hoca’yı çok merak etmeye başladık tabi…

Sudan’da Kadir Topbaş’la karşılaşmıştık. Bize:

“-Siz Afrika’ya gidip bu kadar hizmet yapıyorsunuz. Ben sizi Osman Topbaş Hocaefendi ile tanıştırmak istiyorum.” dedi.

“-Osman Efendi’nin buralardaki hizmetlerini görünce biz de kendisi ile çok tanışmak istiyorduk.” diye cevap verdik. Kadir Bey’e:

“-Siz çok yoğunsunuz, biz gidip kendimiz de tanışabiliriz.” dediğimizde:

“-Hayır, ben bizzat sizi götürüp tanıştırmak istiyorum.” dedi.

Ama bizim Afrika’da oluşumuz, onun yoğunlukları, derken bir türlü fırsat olmadı. Biz Afrika’dan dönmeden de Kadir Topbaş Beyefendi vefat etti. Allah gani gani rahmet eylesin. Bizim Afrika hizmetlerimizde bize çok yardım etti. Özellikle Sudan’da yaptığımız ilk mescidimiz, Kadir Topbaş ve âilesinin verdikleri parayla yapıldı ve açıldı. Daha sonra biz başka vesîlelerle Osman Efendi’ye ulaştık ve kendisiyle tanıştık. Osman Efendi bize ilk tanıştığımızda:

“-Afrika hizmetlerinde bir şeye mi ihtiyacınız var? Niçin geldiniz?” diye sorduklarında biz:

“-Efendim, biz sadece size teşekkür etmek için geldik.” dedik.

Osman Efendimizle görüştüğümüzde Süreyya Vâlidemiz:

“-Efendi, kızımız internetteki eski modellik resimlerini silderemediğine çok üzülüyor.” dedi. Osman Hocamız da:

“-Kızım o iş bizim boynumuzun borcu olsun. Avukat kardeşlerimizi devreye sokup kaldırtalım, inşâallah!” dediler.

Hemen ertesi gün avukat aradı:

“-Osman Hocamız kahvaltıda söyledi. İnşâallah kaldırtacağız!” dediler.

Çok sevindim. Çok duâ ediyorum, sizler de duâ edin, kurtulalım geçmişin çamurundan…

Biz Sudan, Kenya, Afrika, Tanzanya, Zanzibar… her nereye hizmete gittiysek oralarda hep Osman Hoca’nın hizmetlerini gördük. Onun kitaplarından alıp dağıttık her yere... Afrika’daki insanlar okumaya bizim kadar ilgili değiller… Az sayfalı ve resimli kitapları daha çok seviyorlar. Yaptırdığımız “Türk Evi” isimli kuruma yetimlerimizi toplayıp Osman Efendi’nin Swahili dilindeki “Âdâb” isimli kitabını okuyup onlara anlatıyordum. Çok hoşlarına gidiyordu. Her bölgede yaptığımız bütün mescitlerin içine mutlaka bir kitaplık da yapıyorduk. Bu kitaplığa Osman Efendi’nin Swahili diline çevrilmiş kitaplarından alıp koyuyorduk. Mescidin imamına bu kitapları zimmetliyorduk. Kim okumak isterse, imamın kontrolünde okuyup geri getiriyordu.

 

Osman Efendi Üstâdımızın kitaplarını nasıl temin ediyordunuz?

Hüdayi Vakfı görevlilerinden Mus’ab Bey ve zevcesi Halime Hanım var. Onlarla Sudan’daki hizmetlerimiz esnasında tanışmıştık. Biz hangi bölgeye gitsek ve “Burada kitap ihtiyacı var!” desek, sağ olsun Mus’ab Bey bize bir şekilde kitapları ulaştırıyordu. Elhamdülillah, şimdiye kadar ne açtığımız mescidlerde, ne de vakfedilen kitaplarda bir istismar olmadı. Çok güzel bir şekilde istifade ediliyor.

 

Oralardaki hizmetlerden biraz anlatabilir misiniz?

Tanzanya’daki “Türk Evi”mizde hizmet eden Fasl-ı Bahar Kız Kur’ân Kursu’ndan gelen Medîne isimli bir kızımız var. Bu kursta ne öğrendiyse Afrika’ya taşımış. Burada yetişip giden bir kızımızla orada yetişen kızlar arasında muazzam fark var. Oturuş, kalkış, hizmet heyecanı, edep, ahlâk, her yönüyle “örnek bir kimlik” sergiliyor ve tesir ediyorlar. Medîne Hocamızın öğrencileri çiçek gibi… Öğrencilerin hepsi aynı renk başörtü takmış, dikiş atölyesinde diktikleri kıyafetler tertemiz üstlerinde… Kur’ân’a geçen öğrencilere programlar yapıp şevklendiriyorlar.

Yine bizim gittiğimiz, ancak Hüdâyî Vakfı’nın gitmediği yerlerde bir ihtiyaç olursa yine Hüdâyî Vakfı’na haber verip onların desteği ile oradaki ihtiyaçları gideriyoruz.

Bir önceki yıl, bir mescid açmıştık. Oranın ahâlisi mescidin yanına küçücük bir kuyu açmışlar, su ihtiyacını buradan karşılıyorlar. Kuyudan su çekiliyor, ama su çok pis… Çektikleri suyu bir kapta biraz bekletiyorlar. Pislik dibe çökünce, üstündeki bulanık suyu içiyorlar. Elimizde temiz su çıkartmak üzere bir kuyu yapacak kadar para yok! Hüdâyî Vakfı’nın sorumlusu Mus’ab Bey’e haber verdik. Hemen bizim yaptırdığımız o mescidin yanına temiz su kuyusunu açtılar. Hayatlarında ilk defa 2020’de temiz su içebildiler.

Biz orada mescid yaparken bir bakkalda yatıp kalktık. Yirmi beş günde mescidi tamamladık. Orada en çok dikkatimi çeken şey şuydu: Bütün köy, teheccüdde namaza kalkıyordu. Geceleri sokaklarda, “Salâh, salâh!” diye namaza uyandıranlar dolaşıyordu. Eşim onların bu gayretini görünce güneş paneli ile bir mikrofon yaptı. İlk mikrofondan ezan sesini duyduklarında sevinçlerini görmeliydiniz. Biz mescidi tamamlayıp o bölgeden ayrılırken oranın şeyhi bize bir mektup verdi. Yolda okuttuk, şöyle yazıyordu:

“Biz yıllardır bir mescidimiz olsun diye duâ ediyoruz. Ama bu duâmızın Firdevs-i Âlâ’da gerçekleşeceğini düşünüyorduk. Bu yüzden duâlarımızda, «Allâh’ım, bize Firdevs Cenneti’nde bir mescid inşa et!» diye duâ ediyorduk.

Ama Allah bu duâmıza dünyada karşılık verdi. Türk kardeşlerimizin vesîlesi ile bizim de bir mescidimiz oldu. Allâh’ım! Türkiye’de ne hastalık varsa, âcilen şifâ ver. Onların sıkıntılarını gider. Allâh’ım bu mescidimizi yapan bu kardeşlerimizi hayırla evlerine döndür.»”

“-Biz mescid inşa ederken bu mescidlerin paralarını sadece zenginlerden toplamıyoruz, fakir kardeşlerimiz de gönderiyor!” dediğimizde çok şaşırıyorlar ve:

“-Gerçekten Türkiye’de de fakir var mı? Fakir kardeşlerimiz bize yardım mı gönderdi?” diye duygulanıyorlar.

Bu bölgenin insanları o kadar ihlâslı ki, 24 saat ilim öğreniyorlar. Mescid yapılırken kadın-erkek, çoluk-çocuk herkes el attı. Hoca sürekli vaazlarda halkı şöyle coşturuyordu:

“-Bu kardeşlerimiz Türkiye’den, rahattan geldi. Bu zor şartlarda uzun müddet kalamazlar. Eğer mescid tamamlanmadan dönerlerse, biz bu mescidi bitiremeyiz!”

İşte bu aşkla 25 günün sonunda mescid tamamlandı. Ayrılırken her biri sarılıp gözyaşları ile bizi uğurladılar. Muhteşem bir kardeşlik havası vardı.

PAYLAŞ:                

Halime Demireşik

Halime Demireşik

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle