Hurma Hala

Nerede okuduğumu bilmiyorum, ama bir yerlerden hatırlıyorum; cansız varlıkların en üstünü, “mercan”mış. Çünkü bir bitki gibi davranıp, bulunduğu kaya üzerinde tutunurmuş. Bitkilerin en üstünü ise “hurma”ymış. Çünkü canlı varlıklar gibi, dişisi ve erkeği varmış ve döllenerek meyve verirmiş. Hayvanların en üstünü de “at”mış. Çünkü insanlar gibi renkli rüya görürmüş.

Buradan anlaşılıyor ki, Rabbimizin “mükerrem” yarattığı insana benzedikçe diğer mahlûkâtın da üstünlüğü artıyor. Hakîkaten hurmanın da insana benzeyen yönlerinin bulunduğu ve bu özelliğiyle üstün bir gıda vasfı taşıdığı anlaşılıyor.

 

Hurmanın İnsana Benzerliği

İmam-ı Rabbânî, “Mektûbât” adlı eserinin 162. mektubunda, hurma hakkında şu bilgileri veriyor:

“Hurma ağacının ismi, Arapça da ‘nahl’dir. (نحل) Nahl, elekte kalan veya elenen mânâsındadır. Rivâyete göre, Allah Teâlâ, Hazret-i Âdem’i yaratacağı zaman meleklere Âdem’in toprağını bir eleğe koymalarını emreder, onlar da koyup elerler. Bu toprağın saf ve ince olanından Âdem -aleyhisselâm-, eleğin üzerinde kalan kısmından da hurma yaratılır. Bu sebeple hurma, bizim halamız olur.”

Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de bir hadîs-i şerîflerinde:

“Halanız olan nahleye (hurmaya) saygı gösteriniz.” buyurmaktadır. (Ebû Ya’lâ el-Mevsılî, Müsned, I, 353; Ebû Nuaym, Hilyetü’l-Evliyâ, VI, 123)

Halamız olan hurma, babamız Âdem’in arta kalan çamurundan, yani aynı elementlerden yaratıldığı için, insanın tabiatına (genetik yapısına) en yakın ve en uygun meyvedir. Hurmanın meyvesi gibi ağacı da değerli ve bereketli olduğundan, Yüce Allâh’ın yönlendirmesi ile Hazret-i Meryem, oğlu Hazret-i Îsâ -aleyhisselâm-’ı salladığı ağaçtan dökülen yaş hurmaları yedikten sonra hurma ağacının altında doğurmuştur.

İnsanın, hayatını devam ettirmesi için su, sağlığını koruması için de Güneş ne kadar gerekliyse; hurma için de su ve Güneş o kadar gereklidir. Zira hurma ağacının kökü susuz, gövdesi Güneş’iz kalamaz. Güneş görmeyen ve bol su ile beslenmeyen hurma büyüyemez. Hurma ağacının gövdesindeki lifler, insandaki kıl ve saçları hatırlatır. Kadınların saçı nasıl uzun ve salıksa, dişi hurma ağaçlarının dalları da öyle uzun ve salıktır. Erkeklerin saçı nasıl kısa ve dik dikse, erkek hurma ağaçlarının dalları da öyle yukarı doğru dik diktir.

Bu benzerlikle ilgili İbn-i Ömer -radıyallâhu anhümâ- şöyle bir rivayette bulunur:

“Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in yanında otururken hurma ağacının özü (cummar) getirildi. Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle bir soru sordu:

«Ağaçlardan bir ağaç, aynen müslümana benzer, yaprağını dökmez. Söyler misiniz bana hangi ağaçtır o?»

Orada bulunanlar, bir bir çöl ağaçlarını saydılar, benim aklıma hurma geldi. Söylemeye niyetlendim, ama baktım ki, ben orada olanların en küçüğüyüm, sustum. Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyurdular ki:

«O ağaç hurmadır.»” (Buhârî, İlim, 4; Müslim, Sıfatu’l-Kıyâme, 63)

Söylediğimiz gibi, hurma ağacının hem dişisi, hem de erkeği vardır ve sadece dişi ağaçları meyve verir. İnsana benzeyen en ilginç özelliği ise, bu ağacın çekirdekten yetişmemesi ve tıpkı insan gibi, yavru vermesidir. Ayrıca insan gibi çok nazlı ve hassas olan hurma ağacının bakımı da ona göre ayrı bir îtina ister.

Hurmada döllenme hâdisesi, kış mevsiminde meydana gelir. Erkek hurma ağacından alınan polenler bir yerde kurutulur. Bu arada dişi hurma ağacının tepesinde bir yarık açılmaya başlar. Bu yarık bölgeye belli oranda “tal” denilen kurutulmuş polenler konulur ve üzeri zarar görmeyecek bir şekilde sarılır. Böylece döllenme gerçekleşmiş olur. Sonra yeni filiz oluşmaya başlar ve bu filiz kesilerek dişi ağacın yakınına dikilir. Yani yavru filiz annesinin yanına, görebileceği bir yere dikilir. Yeterli büyüklüğe ulaştıktan sonra da annenin yanından alınarak başka bir yere nakledilir.

Yeni doğan bir bebek nasıl annesine ihtiyaç duyarsa, hurma ağacının yavrusu da dişi ağacın yanında olmak ister. Yeni yavru, annenin görebileceği bir yere dikilmezse yavru ölür, anne de küser ve meyve vermez. Ağacın yavrulama adedi de ortalama bir insanın yavrulama adedi kadardır. Hurma ağaçlarının meyve verdiği en verimli dönemi, insanoğlundaki gibi 15-40 yaşları arasıdır.

Hurma ağacının ömrü de ortalama insan ömrü olan 60-70 yıl kadardır. Hurma ağacının gövdesine aldığı sert darbeler, onun ölümüne sebep olur. Bu da hurma ağacının, kalbinin gövdesinde olduğunu düşündürüyor.

Hurma Hakkındaki Hadîs-i Şerîflerden

Hurmada yağ, protein, vitamin, mineraller gibi insan bünyesi için gerekli olan her şey vardır. Bu da hurma ve insan benzerliğinin ayrı bir ispatıdır. Hurma, öyle özel bir yiyecektir ki, bir insan, sadece hurma ve su ile yıllarca hayatını devam ettirebilir. Nitekim ashâb-ı kiram Hazret-i Âişe Vâlidemize:

“-Evinizde ne yer ne içerdiniz?” diye sorarlar. Hazret-i Âişe -radıyallâhu anhâ- da:

“Evimizde bazen iki-üç ay geçerdi de ateş yanmazdı. Biz de hurma ve su ile yaşardık.” diye cevap verir. Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in:

“-Evinde hurma olmayanlar açtır.” sözlerini de hatırlatır. (Müslim, Eşribe, 253; Tirmizî, Et’ime 17)

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in hurma ile ilgili daha birçok tavsiyeleri bulunmaktadır. Bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz:

“Kim hurmayı severse, Allah da onu sever.” (Taberânî, Mu’cemu’l-Kebîr, XIII, 69; Mu’cemu’l-Evsat, I, 58)

“Hurmayı (sabahları) aç karna yiyin. Çünkü o kurtları (mikropları) öldürür.” (Deylemî, Firdevs, III, 242; Alî el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl, X, 26)

 “En hayırlı (faydalı) hurmanız, Berni hurmasıdır. Çünkü o bütün hastalıkları giderir ve onda hastalık yapıcı bir şey (zararlı mikrop) yoktur.” (Hâkim, Müstedrek, IV, 226, 227; Taberânî, Mu’cemu’l-Evsat, VII, 247)

Berni, uzun ve koyu sarı renkli, acve ise yuvarlak ve siyah renklidir. Acve ve berni hurmaları daha faydalı olmakla birlikte, Medîne-i Münevvere’de yetişen hurmaların hepsi şifâ kaynağıdır.

“Acve hurması, cennet meyvelerindendir.” (Tirmizî, Tıb, 22; İbn Mâce, Tıb, 8; Ebû Nuaym, et-Tıbbu’n-Nebevî, II, 727)

(Devam Edecek)

PAYLAŞ:                

Nejla Bas

Nejla Bas

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle