Bir İyilik Daha

Bir iyilik daha savurmak için Güneş üzerine doğuyor insanın… Gözlerini aç ve birini daha gülümset. Dünyanın geçici aleviyle yüreğini yakanlar varsa, cennetten bir damla yeter hepsini söndürmeye; durma, devam et, gülümsetmeye… Boş laflar üzerine kurulmuş sevgi yuvalarına samimiyet dokundur.

Her insanın vardır gülümsemeye ihtiyacı; sen gir, o kapıdan içeri... Kin ve nefretin keşfetmediği o temiz duygulara inananlardan ol. Ve inandır, mü’min olarak dünyaya gelip neden nefes aldığını bilmeyenlere inat; inandır yürekleri, Yaratan’ın her karanlıktan sonra üzerlerine yağdırdığı ışığa… Sabrın târifi ol; hayatın zorluğunda gülümsemek için sabırsızlananlara kurulu bir cümle gibi, varlığınla öğret duâ ile beklemeyi… İsyandan uzak, şükür ile beklemek yakışır zirvedekilere; nakış nakış işle, gülümsemeyi özleyenlere… Sevdikçe açan gönlünü seyretsinler. Nurlu sîmâların verdiği huzuru sende görsünler.

Şeytan seni senden daha iyi tanıyorsa, zaafları yok etmek için yola çıkmalı… Yüzleşmelerin her türlüsü kıymetli bu yolda… Gülümsemenin bedelinin gülümsetmek olduğu dünyayı, Yaratan’ın vereceği hakikî mutluluk ile bereketlendir. Cennete giden yola vesîle olduğun her insan, gülümsemenin de yoluna kavuşacak; iste ve duâ et vesîle olmayı... Kalbini acıtanlara inat ve dahî zamanın bolluğunu anlatan şarkılardan uzak, arındır ruhunu... Rüzgâr senin tersine eserse, bil ki, O da Yaratan’ının emrinde sürükleniyor bedenlere... Senden uzaklaşan her yağmur bulutu, yüreklerdeki kuraklığı yalnızca Yaratan’ın giderebileceğini bilsin ve çorak kalpleri hep O’na emanet etsin. Fısıldasın ağlayan yürekler sana, gülümsetmenin önemini…

Gözyaşına sebep olmanın ağır kokusu, üzerine sinmesin sakın. Kalabalıklar içerisinde utanır insan, o kokunun yüküyle… Meleklerin dahî her saniye uzaklaştığı bir mü’min olmanın acısı tıkar, cennete giden yolları...

Sevdikçe sevilen olmalı... Ertelemelerden, kaçışlardan, nefsin kandırmalarından uzak, merhamete özendiren her asil hareket, gülümsetmeli bir yüreği... Kalk ve iyiliğe bir “sebep” ol! Duymalı bu sesleri… Varlığına lâyık bir yükselişle tamamla, hayat dediğin hikâyeni... Yaratan’ın bahşettiği ruhtan bir parça taşımak kolay değil, sabretmeli…

Hayat; doğum ve ölüm arasındaki o kısa yoldan ibaretse; sabun köpüğünden değil, kalıcı mutluluklar için adım atmalı ve vesîle olmalı cennet gülüşlerine... “Önce ben!” diyerek değil, kurtulduğun her karanlıktan tebessüme hasret gönülleri de hemen kurtarmalı. Ölümün idrâkiyle cümle kurmalı… Yakıp yıktıkça güçlendiğini sanan âcizlere, bir iyilikle tokat olmalı… Boşa değil bu kâinât, bir çiçeğin râyihasındaki huzuru hissetmedikçe… Yaratan’a kavuşamadıkça, o mis kokuda ne mânâsı var, fânîlerin gölgesindeki neşenin... Günahın câzibesi, geçmemeli tebessümünkini… Sevaplarla dolu başarı hikâyesi yakışır mü’mine, kâğıttan kaleler değil!.. Kazandığın her yürek, sana cennet azığıdır; yine seni gülümsetecek… Ve günahlara bir settir; en zor anında burhân olarak yetişecek…

Unutma, bir iyilik daha savurmak için Güneş üzerine doğuyor, insanın... Gözlerini aç ve birini daha gülümset. O an cennet huzuru sana gülümseyecek.

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle