Hayru’l-Halef

Asrı yüklenen bir Allah dostunu temâşâ ediyor yüreğim…

Gözlerinde ümmetin sancısının yorgunluğu, alnında “min eseri’s-sücûd” ferahlığı…

Allah rızası için ufku aydınlatır, düşence ve duâları…

O, Azerbaycan’da, Kırım’da Kur’ân okuyan balalarn duâsındadır.

O, Arnavutluk’tan Kosova’ya, Orta Asya’dan Afrika’ya, Amerika’dan Endonezya’ya kadar dikilen her mescidin toprağında emeği olan evlâd-ı Fâtihân’dır.

O, dünyanın dört bir yanında kararmış gönülleri, Allah ve Rasûlü’nden aldığı feyiz ve rahmet yağmurlarıyla yıkayan, gönülden gönle uzanan bir merhamet köprüsüdür.

O, gariplerin, hasta, yaşlı, yetim ve çaresizlerin gönlünde cömertliği ile yer eden “hayru’l-halef”…

O, yıkık vîrânelerden salavât-ı şerîfelerle süslenip Arş’a yükselen bir duâdır.

O, asrı yüklenen bir gönül mimarı, istikbalin Haticelerini, Âişelerini, Fâtımalarını yetiştiren bir babadır.

O, çakıl taşları arasından kıymetli zümrütler, elmaslar çıkaran “mâhir bir el”dir.

O, tonlarca kara toprağı eleyip gram gram altın çıkaran bir sabır âbidesidir.

O, nadastaki toprakların ayrık otlarını temizleyen, çorak topraklarda nadide çiçekler ve güller yetiştiren bir bahçıvandır.

Orta Asya’dan Anadolu’nun en ücrâ köşelerine kadar, tek gâyesi bir avuç “yetişmiş insan” ve bir gönül dolusu “yetişmiş ana” sunmaktır, kalbi sökülmüş bu asra…

O, ağır bir yükün altına girmiştir. İşi çok, derdi ziyâde, çilesi ağır!..

O, kalbi ve vicdanı sökülmüş bir asrın, bütün mânevî dert ve ibtilâlarını yüklenmiştir âdeta… O, insanların gönül hastalıklarını tedâvi edecek, ağlayan gözü güldürecek, bir yetimin, bir garibin başını okşayacak… Bunu yaparken yeryüzünde bir aç varsa, doymayacak; bir mahzun varsa gülmeyecek, Bir üşüyen varsa, ısınmayacak!..

* * *

Bu ağır vazifeyi yerine getirmek için geceler boyu samimi yakarış, niyaz ve duâlarını gözyaşıyla yıkayacak… Gündüzleri ise, ufukları kıskandıran, ummanları coşturan büyük bir heyecanla en saf, en temiz yüreğiyle binlerce heyecanlı yüreği yetiştirdiği derslerine, sohbetlerine koşacak…

Bir mum gibi, bir yüreği daha ateşine yakıp sevdasına düşürmek için koşacak, konuşacak, çalışacak…

Gâyesi, her biri âile ocağı gibi sıcacık yuvalarda, vakıf insanlar yetiştirmek… İnsanlara, insanlığa faydalı genç kızlar, delikanlılar, anneler, babalar, evlatlar, geriye dönüp baktığında insanların iftihar edeceği “sadaka-i câriyeler”…

Onlar geleceğin Nesîbeleri, Sümeyyeleri, Mihrimâhları, Kösem Sultanları, fedâkâr ve şuurlu anaları…

Onlar, gönülleri dergâha dönmüş, tek hedefleri “i’lâ-yı kelimetullah” olan zamanın Alileri, Ömerleri, Fâtihleri…

O, asrı yüklenen gönül terbiyecisi, gözü gibi bakıp büyüttüğü evlatlarına şöyle bir vakfiye bırakmıştı:

“Hüdâyî yuvasından uçan kuşlar, ufuklara kanat çırpalar. Kendilerini bir anne kuş gibi hissedeler. Her gittikleri yere, en gözde yavrularını bırakalar. Sonra tekrar başka bir meçhule kanat çırpalar. Gittikleri her yeri kendilerine yuva yapalar, ısıtalar, çeli-çöpü atarak dikenlerden arıtalar.

Hizmete kendilerini adayalar… Her hizmetin içinde, sağında, solunda, önünde, arkasında bulunalar… Tek gâyeleri, Allâh’ın rızâsını kazanmak ola!..

Çukurlara düşmeyeler, çamurlara dalmayalar; kanatlarını unutmayalar. Gerektiğinde nefsâniyetin çukuruna düşmemek için rûhâniyetin kanatlarını çırpalar. İncinmeyeler, incitmeyeler!..

Ve nihayet kardan ak bir bahçeye, beyazdan daha beyaz yüzleriyle geleler; Rasûller Rasûlü’nün huzuruna, Allâh’ın rızâsını kazanmış bir şekilde varalar.”

 

Yâ Rabbi!..

Çilesi, derdi, gâyesi Sen olan Hocamızı, Sultanımızı, bahçıvanımızı iki cihanda mahcup etme!

Onun ve onun gibi gönül ve hizmet erlerinin samimi niyet, gayret ve emeklerini karşılıksız bırakma! Dinine yardım edene, Sen de yardım et. Dinini aziz tutanı, Sen de yücelt.

Biz, O’ndan râzıyız, Sen de râzı ol!

Bizi, Sana lâyık kul, Habibi’ne lâyık ümmet ve sevdiğin kullarına yakışır bir talebe eyle!..

Bizi, dininin hizmetkârı kıl.

Yüce Rabbim!.. Amellerimizi sahih îmanla, davranış ve ibadetlerimizi ihlâs ve hüsn-i niyetle ziynetlendir. Bizi ilim, irfan, hizmet ve faziletler ile şereflendir. Bizleri, din, vatan ve millete hizmet duygu ve şuuru ile istikametlendir.

Bizleri, Allah ve Rasûlü’nün râzı olduğu hidâyet yolundan ayırma! Bizi, râzı olduğun kullar zümresine, sevdiklerimizle beraber ilhâk eyle!..

Biz, Senin sevdiğin kullarını, Rasûllerini, Nebîlerini, ve onların hakiki vârisleri olan âlimlerini, sâdık ve sâlih kullarını, şehidlerini sevdik; onlara da bizi sevdir. Bizi, onların meclisinde hemdem eyle!.. Bizi, dünyada da, âhirette de onların meclislerinden uzak eyleme!..

Âmin.

PAYLAŞ:                

Rukiyye Gönüllü

Rukiyye Gönüllü

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle