Gıda Güvenliği

Hâmilelik vücut sisteminin işleyişinde pek çok değişikliklere sebep olduğundan, bağışıklık sistemine de tesir edebilmektedir. Bu yüzden “gıda zehirlenmeleri” açısından hepimiz için önemli olan birkaç hususa burada yer vermek istiyorum.

-Eller sık sık yıkanmalı. El yıkama, çok basit ve tesirli bir korunma metodudur. Yemek hazırlama öncesinde, sonrasında, yemek yeme öncesinde ve sonrasında mutlaka eller yıkanmalıdır.

-Buzdolabı doğru kullanılmalı ve sıcaklığı kontrol edilmelidir. Buzdolabınız +4°C ve dondurucunuz da -18°C’de çalışmalıdır. Alışveriş sırasında donmuş ve dolaba girmesi gereken ürünler, marketten çıkmadan hemen önce alınmalı ve eve gelir gelmez dolaba yerleştirilmelidir. Artan yemekler, küçük kaplarda dolaba yerleştirilmeli ve tekrar yenileceğinde sadece yenilecek kadar miktar ısıtılmalı ve 2 kereden fazla ısıtma yapılmamalıdır. Donmuş ürünler, soğuk su altında veya buzdolabı kısmında çözdürülmeli, tezgah üstü, kalorifer üstü gibi sıcak ortamlarda kesinlikle çözdürme işlemi yapılmamalıdır.

-Çiğ ve pişmiş gıdalar ayrı tutulmalı. “Çapraz kontaminasyon” diye adlandırdığımız tüketime hazır gıdalar ile çiğ besinlerin aynı ortamda olmasına bağlı olarak ortaya çıkan zehirlenmeler oldukça yaygındır. Buna mânî olabilmek için kırmızı et, tavuk ve balık gibi pişmeden tüketilemeyecek gıdalar ile sebze, meyve, ekmek gibi pişmeden de tüketilebilecek gıdalar için ayrı kesme tahtaları kullanmak en güzel usuldür. Çatlamış ve bıçak izleri bulunan tahtalar, zararlı mikroorganizmaların hayat alanlarıdır. Plastik kesme tahtalarında ise bıçak darbeleriyle zamanla plastikte kopmalar olabilmekte ve bu plastikler, gıdalarınıza karışabilmektedir. Cam kesme tahtası kullanımı, bütün bu riskler açısından en sağlıklı alternatiftir.

Bu maddelere ek olarak gıda güvenliği açısından hâmilelik süresince tüketilmesini tavsiye etmediğimiz bazı gıdalar da bulunmaktadır:

-Az pişmiş etler,

-Suşi gibi çiğ balık içeren gıdalar,

-Civa içeriği yüksek olan derin deniz balıkları (kılıç balığı, kral uskumru, beyaz ton balığı (albacore) gibi)…

-Sokak sütleri,

-Bazı taze yumuşak peynirler. (Etiket bilgileri okunmalı ve pastörize sütten yapılmış olmasına dikkat edilmelidir.)

-Az pişmiş yumurta,

-Hazır satılan soslu salatalar,

-Pastörize edilmemiş meyve ve sebze suları…

Balıklar, vücudumuz için elzem olan Omega-3 yağ asitlerinin en iyi kaynaklarından olduğu için bu konuyu biraz daha açmak istiyorum. Omega-3 yağ asitleri, vücutta üretilmezler ve dışarıdan alınmak zorundadırlar. Beyin ve görme fonksiyonlarının gelişimi, erken doğum riskinin azaltılması gibi tesirleri olan EPA ve DHA yağ asitleri, Omega-3 yağ asitleri grubunda yer alırlar. Balık diğer et türlerine göre doymuş yağ içeriğinin düşük olması ve EPA, DHA yağ asitlerini yüksek miktarda içermesi sebebiyle, anne adaylarının beslenmesinde mutlaka yer almalıdır.

Ancak deniz diplerinde yaşayan ve diğer balıkları yiyerek beslenen büyük boyutlu ve uzun ömürlü balıklarda ağır metal birikimi (özellikle civa birikimi) daha fazla olduğundan hamsi, istavrit, uskumru, palamut, sardalye, yayın balığı gibi yüzey balıkları tercih edilmelidir. Haftada 2 porsiyon balık tüketimi yeterlidir, tüketilmeyen durumlarda doktor tavsiyesiyle EPA, DHA takviyesi alınmalıdır.

Sıhhatli günler dilerim.

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle