Ecdadımızn Hayvan Hakkı Hassasiyeti

Osmanlı’nın ilk dönemlerden beri dâimâ hayvanların korunması ve onlara işkenceyi önlemeye dâir kanunî tedbirler alınmıştır. Bu kanunlar çerçevesinde, hayvanlara haddinden fazla yük taşıtmak yasaklanmış, hamalların, yüklerini boşalttıktan sonra yorgun merkeplerinin üzerine binmelerini engellemek için semerleri üzerine çatal demir konulması emredilmiştir.

Yine İstanbul’daki iskelelerde, odun, kömür, kereste, kireç ve zâhire gibi malzemelerin nakli için kullanılan yük hayvanları, sadece sabahtan ikindiye kadar çalıştırılmış, Cuma günleri ise tamamen dinlendirilmiştir.

Zâbıta kuvvetleri de bu yasağı ihlâl edenleri ciddiyetle takip etmiş, cezâ olarak da aynı yükü hayvanın sahibine taşıtmışlardır. Nitekim bir defasında, şehri teftiş eden bir şehremini, yani belediye başkanı, sırtında ekmek küfeleri olduğu hâlde bir ağaca bağlı duran bir katır görünce sahibinin araştırılmasını istemiş ve kahvehânede olduğunu öğrenince de çağırtıp katırın sırtındaki küfeleri adamın sırtına yükletmiş, ibret-i âlem olsun diye de adamı aynı ağaca bağlatmıştır.

Kânûnî Sultan Süleyman Hân’ın, “Süleymaniye Câmii” yapılırken, inşaatta çalıştırılan at, merkep ve katırlar için dinlenme ve çayırda otlatma saatlerine dâir çıkarmış olduğu fermanlar da, bu hassâsiyetin müstesnâ bir misâlidir.

Yine Osmanlı’da top çeken büyükbaş hayvanlar yaşlanınca kasaplara satılmayıp; bilâkis ölene kadar iyi bakılmaları temin edilmiştir.

Mimar Sinan’ın kendi köyü olan Ağırnas’ta yaptığı çeşmeye ilâveten oradan su içmeye gelecek hayvanâtın da dinlenmesi için geniş bir alanı vakfetmesi, bu hususta çok dikkat çekicidir.

Ecdâdımızın bu eşsiz davranışları, Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in şu hassâsiyetinden ne kadar nasip aldıklarının güzel bir nişânesidir:

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, yolda giderken bir grup insana rastlamıştı. Binek hayvanlarının üzerinde oldukları hâlde durmuş (muhabbet ediyorlardı.) Onlara şöyle buyurdu:

“Hayvanlarınıza, onları yormadan güzelce binin ve (kullanmadığınız zaman da) güzel bir şekilde bırakın, dinlendirin, istirahat ettirin. Onları yollardaki ve sokaklardaki konuşmalarınız için kürsü edinmeyin (sırtlarında durarak muhabbet etmeyin). Nice binilen hayvan vardır ki, sırtına binenden daha hayırlıdır ve Allah Tebâreke ve Teâlâ’yı, ondan daha çok zikretmektedir.” (Ahmed, III, 439)

(Osman Nûri Topbaş, Genç Dergisi, Haziran-2012)

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle