Aşk Tutar Ellerimden

Ne zaman bir uçurumun eşiğine gelsem, aşk tutar ellerimden…

Gönülleri hayra istikâmetlendiren, bir irşad öncüsü ve insanın yaratılışı murâd edildiğinde ilk zuhûr eden duygunun adıdır aşk…

Bir tohum gibi ekilmiştir sanki, her insanın derûnuna ve büyütüp filizlendirmek bir vazife olarak yüklenmiştir, boyunlarımıza…

Münbit bir arazi gibidir gönüller… Aşk’a teşne bir mekân, aşkın beslediği bir ırmak, annenin yavrusu ile bağı gibi, aşkla gönül, sarmaş dolaş bir Burak!…

Aşk yoksa eğer, eksiktir bütün iş ve oluşlar… Varlık ve istidat, kulluk ve mârifetullâh yolculuğu, aşksız; imkânsıza olan beyhûde hevese dönüşür!

Aşk besler, bütün güzelliklerin özünü… O yoksa, ne talebelik olur, ne muallimlik, ne anne olur, ne evlat..

Aşk kutsîleştirir bütün vazifeleri… Aşktır; bir mağara arkadaşını, “Yâr-ı Gâr” makamına ulaştıran ve aşkın muallimidir, Sıddîk-i Ekber’e, kâinâtın esrârını okutan!

Aşk ayırır beni, Ebû Cehil’in nesebinden… Tabiî, bu ayrımı, gerçek bir aşkla mümkün kılabilirsem!.. Zira aşk, öyle bir duygu ki, muharrikidir bütün yönelişlerin… Zira Ebû Cehil’i, Allah Rasûlü’ne düşmanlıkta mâhir kılan; küfre, isyana duyduğu aşktı, şunun şurasında…

Aşk sıvazlar rûhumu, imtihanın bir ateş çemberi gibi etrafımı kuşattığı anda… Yüreğimi cûşa getiren ulvî bir sevdâ, her seher, teselliler fısıldar, ruhumun kulağına…

Ne güzel duygudur aşk… Ne güzel, bir ömür “Muhabbetullâh” huzuru ile yaşamak.. Ve ne güzel, son nefesimizi aşkın râyihâsı ile vermek… Uğurlamak, emaneti sahibine ve aşk şehitliğine yükselmek…

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle