Toplumun Mimarını Nasıl Bilirsiniz?

Sağlıklı bir toplum, yetişmiş âilelerden; yetişmiş âileler ise ehil ve dirayetli ebeveynlerden oluşur. Âileler, tarihteki toplumların ömürlerini ve güçlerini belirleyen en önemli yapıtaşlarıdır. Kendi içinde büyük bir teşkilat olan âileleri ise, kabiliyet ve fıtratları birbirinden çok farklı olan bir kadın ve bir erkek temsil eder.

Erkek, evin koruyup gözeten “kavvam”ı (gücü) olurken kadın yuvanın ziyneti, mürebbîsi olarak eksiği doldurur. Birbirlerini tamamlamaları, bütün oluşturmalarıyla birlikte Allah Teâlâ, onlara yaratılmışların en şereflisi olan insanı/evlâdı emanet eder.

 Nesiller boyu devam edecek âileleri ayakta tutan kadın ve erkek, gökdelenleri ayakta tutan kolonlar kadar önemlidir. Nitekim kişilik, karakter ve ahlâkın önemli bir bölümü, zaten yaratılışta var olan DNA’lardan, dolayısıyla soydan gelmektedir. Bunun yanında çocukların ahlâk ve karakterinin üçte ikisi, 0-6 yaş arasında, anne-babanın görerek taklit edilmesiyle oluşur. Yahya bin Muaz -radıyallâhu anh-’ın buyurduğu gibi; “Çocuklar yeni dökülmüş harç gibi anne-babalarının söz ve davranışlarını, hafızalarına, çıkmamak üzere kaydederler.” ve hayat boyu, bu davranış modellerini farkında olmadan taklid edip dururlar.

 Âilede fertler, birbirleriyle kıyaslanamayacak kadar ehemmiyetli, kadîm kültürümüzden süzülerek gelen önemli bir mesaj vardır. Erkeklerin güç, kuvvet ve şecaat sembolü olarak görüldüğü ataerkil bir âile yapısına sahip olduğumuz hâlde; yuvanın îmârı, zayıf ve güçsüz olan dişi kuşa tevdî edilmiş; “Yuvayı dişi kuş yapar.” denilmiştir.

Bu söz, kadına moral vermekle birlikte âile ve toplumdaki yerinin ulvîliğini gösteren önemli bir mikyastır. Bugün yuvayı îmar eden dişi kuş, yarın toplumu, ertesi gün ise devleti îmar edecektir. Yani, insanın, toplumun ve devletin gerçek mimarı, görünmez kahramanı “anne”dir.

Toplumun ve devletin mimarı olan kadın; bir anne-babanın evlâdı, bey’in hanımı, çocukların annesi olmasının yanında, her şeyden önce bir “insan”dır. Dünyada “Allâh’ın halifesi” olarak sorumlulukları vardır. Ardından toplumda kadın olarak, evde hanım olarak, anne olarak, evlât olarak, komşu olarak doldurması gereken yerler vardır. Ama nihayetinde kadın; ‘toplumu îmar eden gerçek mimar”dır.

 

Müslüman Kadının, Rabbine Karşı Sorumlulukları

Müslüman kadının öncelikle Rabbine, ruhlar âleminde; “Sen benim Rabbimsin, dünya hayatında Sen’in emir ve yasakların üzere bir hayat yaşayacağım.” diye verilmiş bir sözü vardır.

Bu sözünü canlı tutmak ve nefsine uymamak için her an Rabbi ile irtibatını sıkı tutmak durumundadır. Kadın, ev dışında fazla bir sorumluluğu olmadığı için, zamanını iyi değerlendirmeli, mâlâyânî iş ve sözlerden kaçınmalıdır. Özellikle ev içinde mâsum görülen televizyon, bilgisayar ve internet, kadın için en büyük zaman hırsızıdır. Bu sebeple Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in tavsiyesiyle her gün düzenli Kur’ân-ı Kerîm okuyarak Rabbiyle râbıtasını sıkı tutmalı, Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ve ashâbını, her daim örnek almalıdır.

 

Kendisine Karşı Sorumlulukları

İçinde bulunduğumuz bedenler, bize hizmet eden organlar, yapmış olduğumuz her türlü davranışlar ve hoyratça kullandığımız zaman; Allâh’ın bize tahsis etmiş olduğu ömrün ve dünya emanetinin bir parçasıdır. Hatta hesap ânında leh veya aleyhimizde şehadette bulunacak en kuvvetli ve yakın şâhitlerimizdir.

Dolayısıyla müslüman kadın, her dâim bunların şuur ve idrâki içinde bedeninin bakımı ve sağlığı başta olmak üzere hayırlı işler yapmalı, özellikle nefsini modernizmin karışık gıda, lüks ve konforundan muhafaza ederek tabiatını bozmamaya itinâ göstermelidir. Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in ümmeti için korktuğu, şişmanlık ve uykuya mağlup olmadan “az yemek, az uyumak, az konuşmak” perhizine riâyet etmelidir.

Peygamber mîrasından pay sahibi olabilmek için, ilimle ziynetlenmeye, kalbini dünyanın sahte ve geçici süsleriyle değil, gerçek ve ebedî çeyizleriyle tezyin etmeye çalışmalıdır. Unutmamalıdır ki, dünya sevgisiyle dolu kalplere Hakikî Sevgili nazar etmez. O Gerçek Sevgili, insanları kendisi için, eşyayı ise insana hizmet için var etmiştir.

 

Anne ve Babasına Karşı Sorumlulukları

Gencin biri, Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e gelir ve:

“-Yâ Rasûlâllah, büyük bir günah işledim, ne yapmam gerekir? Tevbem kabul olur mu?” diye sorar.

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“-Annen var mı?” buyurur. Genç:

“-Hayır, yok.” der. Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- tekrar:

“-Teyzen var mı?” diye sorar. Genç:

“-Evet.” deyince Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“-Öyle ise ona iyilik et. Teyze, anne makâmındadır.” buyurur. (Tirmizî, Birr, 6)

Kur’ân-ı Kerîm’in ifâdesine göre, insanı, “zorluk üstüne zorlukla bakıp büyüten anne”ye yapılacak iyilik, cenneti kazanmak için en kârlı sâlih amellerdendir. Ne kadar zor olursa olsun, ebeveyne “üf” bile demeden, güzel bir üslupla hizmet etmek, hem dünyada, hem âhirette büyük bir saadet vesîlesidir.

 

Eşine Karşı Vazifeleri

Allah Teâlâ; eşleri, “kendilerinde huzur bulacağımız, sükûna ereceğimiz” kimseler olarak tanıtır. Kadın ve erkek gibi birbirinden farklı iki fıtrat ve kimliğin arasında muhabbet ve sükûnet var etmesi, Allâh’ın yüce kudretinin alametlerinden biri olarak bildirilir.[1] Erkek, zayıf ve korumasız olan kadının örtüsü; kadın ise dışarıda yorulan erkeğin sığınacağı limanı, huzur ve sükûn kaynağıdır. Rabbimizin, “Aranızdaki bekârları evlendirin…”[2] buyurması, insan fıtratındaki bu zarûrî ihtiyacın karşılanması içindir.

Bir gün Peygamber Efendimize bir kadın gelmişti. Efendimiz, kadının sorusunu cevapladıktan sonra:

“-Evli misin?” diye sordu. Kadın:

“-Evet.” dedi. Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bunun üzerine:

“-Kocanla aran nasıl?” diye sordu. Kadın:

“-Onun hakkında kusur etmem. Ancak yapamayacağım bir şey olursa, bu hâriçtir.” diye cevap verdi.

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“Kocanın karşısında durumuna dikkat et. Çünkü o senin hem cennetin, hem de cehennemindir.” buyurdu. (Ahmed bin Hanbel, IV, 341; Hakim, Müstedrek, II, 206)

 

Çocuklarına Karşı Vazifeleri

Çocuklar, dünyada anne-babalara Allah Teâlâ’nın hem bir hediye ve lütfu, hem de kendilerine takdim etmiş olduğu bir emânetidir. Anne-babalar, kendi şartları itibariyle çocuklarının maddî ve mânevî ihtiyaçlarını karşılamak, bakım, barınma ve eğitimlerini temin etmek ve onları istikbâle hazırlamakla mes’ûldürler. Hattâ, Rabbimizin, “İnsanları ve cinleri ancak Bana ibadet etsinler diye yarattım.”[3] buyruğu üzere, onlara Rabbini tanıtmak ve güzel ibadet yapmalarını öğretmek için görevlendirmiş olduğu ilâhî hizmetkârlardır. Lâkin Hazret-i Ali -radıyallâhu anh-’ın buyurduğu gibi, eğitim; “çocuklarla yedi yaşına kadar oynayarak, on beş yaşına kadar arkadaş olarak, on beş yaşından sonra ise istişare ederek” başarılır.

Her şeyin maddiyatla ölçüldüğü günümüzde, esas olan, çocukları güzel bir meslek sahibi yapmak, şık ve kaliteli giydirip son model bilgisayar ve cep telefonu almak değildir. Esas olan, onlara Rablerini çok iyi tanıtıp sevdirmek, iletişimlerini kuvvetli kurarak ibadetlerini en güzel bir sûrette yapmalarını teşvik etmektir. Unutulmamalıdır ki; “Ölüm ve hayatın yaratılış maksadı, kimin en güzel ameli yaptığını belirlemektir.”[4]

 

Topluma Karşı Vazifeleri

Müslüman hanım, âilede olduğu kadar toplumda da duruşu, kıyafeti, ahlâkı, ve konuşmasıyla ideal bir örnektir. Evden çıktığı andan itibaren yolda yürümesi, alışveriş yapması, çevresiyle iletişimde bulunması, toplu taşıma araçlarını kullanması, etrafına verdiği bir tebliğdir.

Müslüman hanım, hayâ sahibidir. Müslüman hanım, iffetli ve onurludur. Müslüman hanım, yavaş konuşur, sesini yükseltmez; gıybet ve zan başta olmak üzere, çirkin sözlerden sakınır. Müslüman hanım, sabırlıdır, çevresini sevindirir. Merhamet sahibidir, insanlara faydalı olur. Müslüman hanım, kendisini ilgilendirmeyen işlere karışmaz, onlarla zaman kaybetmez. Çünkü bilir ki; toplumun nüvesi olan insan, kendi kucağından çıkar, kendi ellerinde büyür.

 

[1] Bkz: er-Rûm, 21.

[2] en-Nûr, 32.

[3] ez-Zâriyât, 56.

[4] Bkz: el-Mülk, 2.

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle