Özel Çocuklar Ve Âileleri

Özel ihtiyacı olan bir çocuğa sahip olmak, dünyada kimsenin arzu etmeyeceği bir durumdur. Evlât sahibi olmaya karar verdiğinde insanlar, bu durumu akıllarına bile getirmezler. Birçok sebep yüzünden hayata engelli gelen çocuk, anne ve babaya derinden tesir eder. Her şey allak bullak olmuştur. Duygular, davranışlar, düşünceler karma karışık olur. Ya anne karnında durumu öğrenmiştir, hazırlıklıdır ya da her şeyi doğumda öğrenir. Her iki durumda da hâdiseyi kabul etmek zordur ve mutlaka bir yanlışlık olabileceği duygusunu yaşar. Ne yapmalı, nasıl yapmalı ki durumu düzeltmeli düşüncesinde yoğunlaşır. Etrafı duymaz, görmez, kendini suçlar. Nasıl bir hatanın bu duruma sebep olduğunu düşünür durur.

Hâlbuki her evlât, Allâh’ın bir ikramı ve hediyesidir. Mâsum, tertemiz bir şekilde dünyaya gelmiştir ve anne-babalarına emanet edilmiştir. Evlâdına bir kahır, bir yük olarak bakmayan, onu Allâh’ın kendisine ikrâmı ve cennet dâvetiyesi olarak gören anne-babalar, büyük bir teslîmiyet ve rızâ ile evlâtlarını bağırlarına basarlar.

Ama böyle bir îman ve gönül ikliminden mahrum anne-babalar, evlatlarının doğumuna neredeyse hiç sevinemezler. Ya durumu kökten inkâr ederler ya da istemeye istemeye kabul... Kabul etmeden önce de mutlaka bir inkâr müddeti yaşar, yani hemen durumu kabul etmekte zorlanırlar. Kabul ettikten sonra, mecbûren “duruma uyma” süreci başlamış olur. Bundan sonra neler yapılabileceğine odaklanır ve problemleri azaltmak için çareler aramaya başlarlar. Bu arada çocuğunu çevreye de kabul ettirmeye çalışırlar.

Çevre, özel ihtiyacı olan bir çocuğa sahip olan anne-babaya biraz acıyarak, üzülerek bakar. Anne-baba, bu duyguların farkındadır ve:

“-Biz bebeğimizle mutluyuz, çaresiz değiliz, bize acımayın!” der gibi durmak zorunda hisseder kendini... Aslında çocuklarının şimdi ve gelecekleri hakkında endişe yaşarlar. Normal çocuğu olan anne-babadan farklı yanlarından biri de:

“-İlerde bana bir şey olursa, bu çocuğum ne yapar?” düşüncesidir. Sonra, okula gidebilecek mi, evlenebilir mi… vs.

Bütün bu sorularının cevabı olsun veya olmasın, dertlerini paylaşmaya ve başlarına gelen sıkıntılarda devamlı desteğe ihtiyaçları vardır. Engelli bir çocuğa sahip anne-babalarla sıkıntılarını paylaşmak ve bu çocuklarımız için hazırlanmış eğitim kurumlarında yararlanmak faydalı olacaktır. Yaşadıkları üzüntüden sıyrılıp kendi kaderlerini paylaşan dostlar bulmak, onlara yalnız olmadıklarını hissettirecektir. Psikolojik danışmanın yanı sıra eş-dost desteği, onlara yaşadıkları karamsarlığı atlatmalarında yardımcı olacaktır.

Âile, çocuğu evde kaderine terk etmemeli, onun için hazırlanmış eğitim kurumlarını araştırmalı ve bu konuda elini çabuk tutmalıdır. Engelliyi avuç açar hâle getiren, aslında onu ihmal edendir. Erken eğitimle engel düzeyine göre birçok çocuğumuz hayata tutunabilir, iş ve meslek sahibi olabilir.

Engelli fertlerimizi sevgiden, hoşgörüden, eğitimden mahrum bırakırsak, yarın bizim için gerçekten engel olacaklar. Asıl engel cehalettir, görmemektir ve saygı duymamaktır. Onları bir köşede oturtmamalı, yeteneklerini geliştirmelerine yardımcı olmalıyız ki, tüketici durumundan üretici duruma geçsinler ve hayat boyu mutlu olsunlar.

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle