Hâmilelik Takibi

Anne ve babanın izdivacıyla dünyaya gelen bebekler, evlerin neşe kaynağı olurlar. Çocuklar, âileye verilen emânetler olduğundan, bu emânete daha oluş safhasından itibaren sahip çıkılmalı, onun sağlıklı gelişimi için hep birlikte hareket edilerek elden gelen yapılmalıdır.

Hâmilelik, çoğunlukla anneyi ilgilendiriyor gibi görünse de, sağlıklı bir hâmilelik dönemi ve bebeğin gelişimi için anneyi bu uzun süreçte yalnız bırakmamalı, maddî ve mânevî destek sağlanmalıdır. Her ne kadar hâmileliklerin büyük bir çoğunluğu (% 97) sağlıklı doğumla sonuçlanmaktaysa da, bir tek sakat ya da sağlıksız bebeğin dünyaya gelişi bile o âile açısından psikolojik, sosyal ve ekonomik rahatsızlıklara yol açmaktadır.

Bu sebeple gerçekte bir hastalık olmayan hâmilelik döneminde herhangi bir problemin yaşanmaması ve hâmileliğin hastalık sürecine dönüşmemesi için, neler yapılması gerektiği konusunda bilinçli hareket edilmelidir.

İlk muâyene ve kontrollere ne zaman gidileceği, hangi durumlarda doktora başvurulacağı, bu sürede nelere dikkat edileceği gibi hususlarda bilgi sahibi olunmalıdır. En basitinden, dengesiz beslenmenin düzeltilmesi, varsa zararlı alışkanlıkların terk edilmesi; bebeğin, anne karnında gelişiminin geri kalmasını, zayıf ve hastalıklı olmasını ve vaktinden önce doğmasını önleyebilmektedir.

Hâmilelikte yapılan düzenli muâyene, kontroller ve laboratuar tetkikleri ile annenin sağlığı, hâmileliğin seyri, bebeğin gelişimi, doğumun nasıl ve ne zaman gerçekleşeceği hakkında bilgi sahibi olunarak, tedâvî edilmesi gereken bir hastalık veya tedbir alınması gereken tehlikeli bir durumun olup olmadığı da anlaşılmaktadır.

 

Sağlıklı bir hâmilelik geçirebilmek için ne sıklıkla doktora gidilmelidir?

Hâmileliğin başında detaylı bir ilk muâyeneyi tâkiben 32. haftaya kadar ayda bir; 36. haftaya kadar 2 haftada bir; sonra, doğuma kadar haftada bir kontrole gidilmesi tavsiye edilmektedir. Bu süreler, doktorunuzun gerekli görmesi hâlinde uzayıp kısalabilmektedir.

 

İlk muâyenede neler yapılır?

Hâmile kadının ayrıntılı hikâyesi öğrenilir. Âilesinde veya kendisinde kalp, şeker, yüksek tansiyon gibi önemli bir hastalığın varlığı; geçirdiği önemli bir ameliyat; kullanmakta olduğu herhangi bir ilaç ve zararlı alışkanlıkları olup olmadığı sorulur.

Varsa önceki hâmilelikleri ile ilgili bilgi alınır. (Problemli bir hâmilelik geçirilmiş mi, doğumlar nasıl olmuş, düşük olmuş mu, ikiz-üçüz gibi çoğul hâmilelik oluşmuş mu v.s.)

Bu hâmilelik esnasında ağrı, kasılma, kanama, akıntı, kramplar, idrarda yanma olup olmadığı ve bebeğin hareketleri sorgulanır.

Tansiyon ve kilo ölçümü yapılır.

Son âdet tarihi ve âdet düzeni sorularak, buna göre, bebeğin kaç haftalık/aylık olduğu ve beklenen doğum tarihi hesaplanır.

Bazı kan ve idrar tahlilleri yapılır.

Ultrasonografi ile, ilk üç ayda bebeğin kaç aylık olduğu ve tahmini doğum tarihi 4-5 günlük yanılma payı ile hesaplanabilmektedir.

Babanın kan grubu, herhangi bir bulaşıcı hastalığının olup olmadığı sorulur. (Hepatit B gibi)

Hâmileliğin 12. haftasında halk arasında «zekâ testi» olarak bilinen “ikili tarama testi”,

  1. haftada “üçlü test” denilen «ikinci zekâ testi» uygulanıp, anne karnındaki bebeğe ait sakatlık veya özür olup olmadığına bakılır. Ancak bu testlerin sonuçlarına göre, “Bebekte % 100 zekâ geriliği vardır.” denilemez. Test sonuçları pozitif çıkan hastaların, az bir kısmının bebeklerinde zekâ geriliği bulunmuştur.

Hâmileliğin 20-24. haftalarında, tetanos aşısı önerilmektedir.

  1. haftada şeker yükleme testi yapılarak, annede şeker hastalığına eğilimin varlığı araştırılır. (Devam edecek.)
PAYLAŞ:                

Betül Nefise İnal

Betül Nefise İnal

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle