Gençlere Müjdeler

Cenâb-ı Hakk’ın kullarına ihsan ettiği nîmetlerin en büyüklerinden biri, ömürdür. Çünkü biz ömür sayesinde var olduk, ilâhî saadet yolu olan cenneti bu ömürle kazanacağız; Allâh’ı tanımak, O’nu sevmek ve O’na kul olmak için ömre muhtacız. Ama ömür, bazen insanın sonsuz saadetine, bazen de sonsuz felaketine yol açabilir. Bu da ömrü kullanabilmeye bağlıdır.

Bir ömrün en cevval, en hareketli ve bereketli mevsimi, “gençlik çağı”dır. Çünkü gençlik; çalışkanlık, zindelik, cesaret, sağlık ve heyecan demektir. Eğer bir insan, çocukluk ve gençlik dönemini güzel bir şekilde değerlendirirse, bundan sonraki hayatını sağlam temeller üzerine atmış olur. Bu sebeple gençlik, âdeta bir ömre bedeldir.

Mevlânâ Hazretleri -kuddise sirruh- şöyle buyurur:

“Ne mutlu o kişiye ki, gençlik günlerini ganimet bilir de kulluk borcunu öder. Yani dînî ve insanî vazifelerini yerine getirir. Bedeni sapasağlam iken, yüreğinde de, vücudunda da güç ve kuvvet varken kulluğunu îfâ etmek gayreti içinde olur.

Zira o gençlik çağı, yemyeşil, ter ü taze bir bağa benzer. Bol bol meyveler verir. İhtiyarlıkta beden, çorak toprak gibi gevşer, dökülür. Çorak bir tarla­dan da hiçbir vakit hoş bir bitki yetişmez.”

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de gençliğin kıymetinin bilinmesi gerektiğini hatırlatır:

“Allah çocukça (lâubâlî) davranışları olmayan, hayra yönelip hevâ ve hevesi terk eden, vakar sahibi olgun genci sever.” (Ahmed, IV, 151)

“Allah Teâlâ, gençliğini Allâh’a itaat yolunda geçiren genci sever.” (Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, I, 65/1867)

Genç kelimesi, Farsça’da “hazine” demektir. Gerçekten gençliği bir hazine olarak bilip değerlendirmek; onu kendimiz ve insanlık için hayırlı işlerle geçirmek insanı iki cihanda zengin kılar. Bunu ihmal etmek ise ağzına kadar dolu bir hazine sandığını kaybetmek ve eli boş bir şekilde pişmanlıkla ömür sürmek demektir.

Gençlik, ekip biçme vaktidir; ömrün ilerleyen yılları ve âhiret; bu ekip biçilenin hasat vaktidir. Merhum Ali Fuat Başgil şöyle demiştir:

“-Gençliğini eğlenmekle geçiren, ihtiyarlığını ağlamakla geçirir.”

İnsanın vaktini güzel meşgalelerle değerlendirmesi, çevresindeki sâlih ve sâdık arkadaşlarla kolaylaşır. Çünkü iyi arkadaşlar, insanı iyiliğe yöneltir, en azından kötü iş ve eğlencelerle vaktini öldürmesine mani olur.

Allah Teâlâ, bu dünyada herkesin çalıştığının karşılığını verecektir. “Boş vakit” kavramını unutacak kadar hayırlı işlerle meşgul olan kimseye, Allah rızâsını ikram eder. Sohbetimizi merhum Mehmed Âkif Ersoy’un şu mısralarıyla bitirelim:

Zannetme ki ecdâdın asırlarca uyurdu,

Nerden bulacaktın o zaman eldeki yurdu?

Üç kıt’ada yer yer kanayan izleri şâhid,

Dinlenmedi bir gün o büyük şanlı mücâhid!..

PAYLAŞ:                

Zahide Topcu

Zahide Topcu

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle