Yahudiler'in Sorularından

Sevban şöyle rivâyet etmiştir: “Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem’in yanında duruyordum. Yahudi ahbârından (âlimlerinden) biri geldi.

“-Ey Muhammed! Allâh’ın selâmı üzerine olsun.” dedi. Ben, adamı öyle bir ittim ki, neredeyse düşüyordu.

“-Beni niye ittin?” dedi. Ben de:

“-Niye Allâh’ın Rasûlü demiyorsun?” dedim.

“-Biz, onu âilesinin koyduğu isim ile çağırıyoruz.” dedi. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“-Âilemin bana koyduğu isim Muhammed’dir.” buyurdu. Yahudi:

“-Sana soru sormaya geldim.” dedi. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“-Söylediğim takdirde sana faydası olacak mı?” buyurdu.

Adam, «Kulaklarımla dinlerim.» dedi. Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- elindeki sopayla yere bir şeyler çizdi ve «Sor!» buyurdu. Yahudi:

“-Kıyamet günü, yer ve gökler başka bir yer ve gök olduğu zaman, insanlar nerede olacaklar?” dedi. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“-Köprünün (sıratın) önünde, karanlıkta.” buyurdu. Yahudi:

“-Köprüyü ilk geçen kim olacak?” dedi. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“-Muhâcirlerin fakirleri…” buyurdu. Yahudi:

“-Cennete girince onlara ne ikram edilecek?” dedi. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“-Balık ciğerinin kenar kısmı.” buyurdu. Yahudi:

“-Bunun arkasından ne yiyecekler?” diye sordu. Allâh’ın Rasûlü:

“-Onlara cennetin etrafında otlayan öküz kesilecek.” buyurdu. Yahudi:

“-Bunun itsine ne içecekler?” dedi. Rasûlullah:

“-Selsebîl denen cennetteki bir kaynağın suyundan…” buyurdu. Yahudi:

“-Doğru söyledin.” dedi ve sözüne şöyle devam etti: “Ben, Sana bir peygamberin veya bir-iki kişinin dışında yeryüzünde hiç kimsenin bilemeyeceği bir şeyi sormak için geldim.” Rasûlullah:

“-Söylediğim takdirde sana faydası olacak mı?” buyurdu. Yahudi:

“-Kulaklarımla dinlerim.” dedi. Yahudi, “Sana çocuğun (cinsiyetinin nasıl oluştuğunu) sormak için geldim.” dedi. Allâh’ın Rasûlü:

“-(…) Erkeğin suyu, kadının suyunun üstüne gelirse, Allâh’ın izniyle erkek, kadının suyu üstün gelirse, Allâh’ın izniyle kız olur.” buyurdu. Yahudi:

“-Gerçekten doğru söyledin. Sen peygambersin.” dedi ve gitti. Allâh’ın Rasûlü:

“-Bu adam bana soracağını sordu. Ben bunlardan bir şey bilmiyordum. Allah onları bana bildirdi.” buyurdu. (Müslim, Hayz, 34; Abdürrezzak, Musannef, XI, 419’dan naklen Doç. Dr. Aynur Uraler, Hz. Peygamber’e Yahudi ve Hristiyanların Yönelttikleri Sorular, 24. soru, sh: 222 vd.)

Mehtap BAHAR

 

 

 

 

 

 

Ek:

 

 

Âhiret Ahvâli

 

 

Sen Tevrat’ın Allah katından gönderildiğine inanmıyor musun?

Abdullah bin Abbas -radıyallâhu anhümâ- şöyle rivâyet etmiştir:

Rafî’ bin Hârise, Sellam bin Mişkem, Mâlik bin es-Sayf ve Râfi’ bin Hureymile adındaki Yahudiler, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e geldiler ve:

“-Ey Muhammed, Sen İbrahim’in milleti ve dini üzere olduğunu, bizim yanımızdaki Tevrat’a îman ettiğini söyleyip onun Allah’tan gelen bir hak olduğuna şehâdet etmiyor musun?” dediler.

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de:

“-Evet, öyle. Fakat sizler sonradan birçok şey uydurdunuz. Sizden alınmış olan sözü inkâr ettiniz. Onda bulunan (benim peygamberliğim ve vasıflarım gibi) insanlara açıklamakla emrolunduğunuz şeyleri gizlediniz. Ben, sizin bu sonradan uydurup meydana getirdiklerinizden uzağım!..” buyurdu.

Onlar yine:

“-Biz elbette yanımızda mevcut olanı alacağız. Hiç kuşkumuz yok, biz hak ve hidâyet üzereyiz; Sana îman edecek ve Sana uyacak da değiliz!..” dediler.

Allah Teâlâ: «De ki: Ey Ehl-i Kitab!.. Tevrat’ı, İncil’i ve Rabbinizden size indirilenleri dosdoğru uygulamadıkça, siz hiçbir şey üzere değilsiniz. Andolsun ki, Rabbinizden size indirilenler, onlardan çoğunun azgınlık ve küfrünü artıracaktır. Öyleyse o kâfirler topluluğu için hiç tasalanma!» âyetini indirdi.” (Taberî, X, 473-474; İbn-i Hişâm, Sîre, I, 567-568; Süyûtî, Lübâbü’n-Nükûl, sh: 83-84’den naklen Doç. Dr. Aynur Uraler, Hz. Peygamber’e Yahudi ve Hristiyanların Yönelttikleri Sorular, 34. soru, sh: 284)

 

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle