Beraber Uyuyalım Anne!

Çocukların çoğu, yalnız kalmaktan korkarlar; bir de gecenin karanlığı ve sessizliği çöktü mü odalarına, duydukları her tıkırtı, canavarların ayak seslerini; her gölge, hayaletlerin yaklaşmasını çağrıştırır, hayal dünyalarına…

Gözünde yaşlarla gecenin bir yarısı annesini yanına çağıran bir ufaklığa:

“-Korkacak bir şey yok!..” demek de pek işe yaramaz.

Çoğu zaman anneler, bu durumda yorganını kaldırır ve sığıştırıverir kuzusunu yanındaki boşluğa:

“-Gel bakalım şuraya...”

Annesinin yatağına bir kez girmeyi başaran çocuk, sabaha kadar keyifli bir uyku çeker; arada bir bulunduğu yeri kontrol eder, annesinin yanında olduğundan emin olduktan sonra uyumaya devam eder. Fakat hem anne ve babasının uyku alanlarını daralttığı için, hem de sabaha kadar sürekli, ara sıra bulunduğu yeri kontrol etmek zorunda kaldığı için yataktaki herkesin uyku kalitesi otomatik olarak düşer. Uykunun en tatlı ânında küçük dâvetsiz misafiri yatağına geri yollamak, epey bir mücadele gerektirdiği için anne ve babalar bu rahatsız duruma çoğu zaman ses çıkaramazlar.

 Prensip sahibi anneler, çocuklarını kendi yataklarına almadıklarında ise, onların yanına gidip uykuya dalana kadar yanlarında yatarlar. Bu kez de ya ebeveyn ve çocuk odası arasında sabaha kadar dinmeyen bir trafik başlar ya da:

“-Uyusun da yatağıma gideyim!” diyen anne, sabahleyin her tarafı tutulmuş, küçücük yatağa sıkışmış bir hâlde bulur kendisini...

Aslında alışkanlıklar, birkaç denemeden sonra kazanılır. Fakat anne-baba yanında uyumanın verdiği güven duygusu o kadar rahatlatıcıdır ki, çocuk için bu durumun alışkanlık hâline dönmesi, bir sefer yatak paylaşma ile bile başlayabilir. Çocuk, yatağında yalnız uyumamak için her gün geçerli bir mazeret üretebilir. Özellikle tatil, âile ziyareti, hastalık gibi özel durumlarda bir kere annesinin yanında uyumaya alışan bir çocuğun tekrar yalnız uyumaya alışması ciddi bir emek ister.

Bazı durumlarda ise, anneler, çocukları ile birlikte uyuma davranışını farkında olmadan destekleyebilirler. Evlâdının tazecik yanaklarını öperek sarılıp uyumak, gerçekten oldukça keyifli olabilir. Bu tip annelerin beraber yatmaları için kullandıkları en genel bahaneleri ise, gece çocukların üstlerini açıp üşütmelerine ya da terleyip öksürmelerine engel olmaktır.

Bahaneleri ne olursa olsun, herhangi bir âile içinde anne ya da babanın bir çocuk ile birlikte uyuması ve geceyi birlikte geçirmeleri problemli bir davranıştır. Çocuk ile yatak paylaşma, âilenin huzurunu ve işleyişini dolaylı yoldan, anne-babanın özel hayatını ise direk bozan bir durumdur. Bu yüzden ebeveynler, doğumdan itibaren çocuklarını kendi uyku düzenlerini tek başlarına yönetmeleri için desteklemelidirler. Gece, çocuk için yalnız geçireceği bir dönem olmalıdır.

Çoğu zaman birlikte yatma davranışı, emzirme süreci ile başlayıp zamanla pekişen bir durumdur. Bebeklerini kendi sütleri ile besleyen anneler için birlikte yatmak daha faydalı bir davranış modeli gibi gözükse de, aslında çocuğun ferdiyetini kazanmasına engel olan minik tohumlar saçar. Bebeğin her beslenme işi bittikten sonra mutlaka kendi yatağına ya da beşiğine geri bırakılması, anne için yorucu, fakat bebeği için geliştirici bir davranıştır.

Bir çocuğun hayal dünyasının en güçlü olduğu 5 yaş dönemi, gece korkularının en fazla arttığı, çocuğun yalnızlıktan en çok şikâyet ettiği dönemdir. Bu dönemde odasını hafifçe aydınlatmak oldukça işe yarar. Hafif bir ışık eşliğinde gördüğü gölgeler ve duyduğu seslerle zihninde bir başına mücadele eden bir çocuk, aslında bu korku dolu süreçte kendine daha çok güvenen, daha güçlü bir yetişkinliğe hazırlanır.

“-Peki, çocuk, anne-babası ile yatarsa ne olur? Büyüyünce istesek de bizim yanımıza gelmez ki!..” dediğinizi duyar gibiyim. Bir çocuk için anne-babasının yatağını, bir iş yerindeki patronun koltuğuna benzetebilirsiniz. Nasıl bir patron, iş yerindeki bütün olaylar üzerinde kontrol ve söz sahibi ise, bir âile de anne-baba aynı otoritenin sahibidir. Patronunun yokluğunda onun koltuğuna oturup farkında olmadan emirler vermeye başlayan bir çalışan gibi, çocuk da anne-babasının yatağında yatmaya başladıktan sonra güç açısından kendisini onlara denk görmeye başlar. Akabinde anne-babalar, çocuklarına söz geçiremediklerinden yakınmaya başlarlar. Nitekim anne-babası ile aynı yatakta uyuyan çocukların âile resimlerinde kendilerini anne ve babaları ile aynı büyüklükte çizmeleri oldukça manidardır. Çünkü çocuk, kendisini onlarla eş güçte hissetmektedir; bir koltuktaki üç karpuzdan birisi de kendisidir.

Eşler arasında huzursuzluk, geçimsizlik hâli olduğunda da çocuğun birlikte uyuma isteği, çiftlerin birbirinden uzaklaşmaları için bulunmaz bir fırsat olarak değerlendirilir ki, bu durum, eşlerin duygusal olarak uzaklaşma hızlarına bir de uçurum ekler.

Yaşı kaç olursa olsun, âilesi ile yatak paylaşmaya devam eden çocuklar için yatak ayırma çalışmalarına hiç vakit kaybetmeden başlamalı; çocuğun birlikte uyumak için ısrar etmesinin karamsarlık oluşturmasına aslâ izin verilmemelidir. Kararlı bir şekilde her talebinde artık birlikte uyumanın mümkün olmadığı izah edilmeli, aslâ tâviz verilmemelidir. Bu süreçte çocuğun korkuları reddedilmemeli, korktuğu şeyler hakkında konuşmalı, çocuk korktuğunda yanında olacağınızdan emin olmalıdır.

Alışkanlığının derecesine bağlı olarak çocuk ısrarla, birlikte uyumak için diretebilir. Bir süre sonra mutlaka ısrarcı tutumunda sönüş olacak, yalnız başına, ama kaliteli bir şekilde uyumayı kabullenecek ve âiledeki gece huzuru sağlanacaktır.

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle