Mesnevî, bencillikten sıyrılıp benliğinden geçenlerin gönül cennetidir. Şurası bilinen bir hakikattir ki, dînin temeli, yüce Allah -celle celâlühû-’ya îmandır. Îmânı kuru kuruya değil de aşk boyutunda yaşamak için “aşkın kitabı” olan “Mesnevî”yi okumak gerekir.
Ashâb-ı kirâm, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’i dünya gözüyle gören, îman ile şereflenen, Hak yolunda mücâdele etmeyi şeref bilen, dünya yerine âhireti tercih eden, İslâm dâvâsı için her çeşit meşakkate katlanan, son nefesini müslüman olarak vermek için “ümmetin en hayırlısı olma” bahtiyarlığına erişen pek değerli, pek muhterem seçilmiş şahsiyetlerdi.
Allâh’ın bize emanet olarak verdiği tertemiz gençleri, yine O’nun rızası istikametinde seferber etme borç ve vazifemiz vardır. Aksi hâlde hem bu dünyada, hem de âhirette büyük bir bedel öderiz. Fidanlarımız solmasın, büyüyüp gelişsin ve çiçek açsınlar.
Çanakkale’de yedi düvel vardı, savaştığımız... Bugün ise, ülkemize dört bir koldan saldıranlar sadece “yedi düvel” değil, neredeyse “on yedi düvel”!.. Ülkeler saldırıyor, ülkelerin kontrolündeki çeşit çeşit gizli-açık örgütler saldırıyor. Hatta içimizden, bizden bildiğimiz insanlar, “bizim silahlarımızı” bize doğrulttular. Böyle bir ihânet, elbette karşımıza geçmiş sal...