Bu evde takvim kağıtları, annesi tarafından hürmetle okunur ve okunanlarla amel edilip yerlere atılmasın diye yakılırmış. Küçük kız, kendini bildi bileli annesi takvim kağıdını kendisine sesli sesli okurmuş.
Hani bazen kıymetini bilemediğimiz, değerini anlayamadığımız anlar vardır ya… “-Âh keşke!” diye başlayarak sonunu hiç getiremediğimiz cümleler... Hayatımıza dokunan, karakterimizi şekillendiren, rûhumuzu okşayan insanlar… İşte böyle bir kişilikti Behtiye Genç Teyzemiz…
Güzel ölmek ve güzel hatıralar bırakmak için güzel yaşamak gerekiyor. Yukarıda bazı misallerine anlattığımız bu güzel ahlâk nümuneleri, sadece bir hâtıra nakletmekten ibaret değildir. Allâh’ı bütün kalbiyle seven, bildiği doğruları hayatına aksettirmeye çalışan bir insanın gönlümüzde ve gözlerimizdeki şehâdetidir.
Rabbinden gelen her şeye rızâ gösterir, dâima şükür halinde bulunurdu. Geçirdiği ağır bir ameliyattan ayıkırken: “-Eslemtü li-Rabbi’l-Âlemin. (Ben, âlemlerin Rabbine teslim oldum!)” diye mırıldanması, onun îman gücünün işaretlerinden birisiydi. Başına gelen musibetlere hiçbir zaman şikâyette bulunmaz, en zor durumlarda dahî “Bu da geçer ya Hû!” diyerek Cenâb-ı Hak...
Yaptığı hizmetlere karşılık: “-Zahmet ettiniz, Coşkun Amca!” desek: “-Kızım biz zahmetten “z” harfini çıkarıp yerine “r” harfi koyduk; zahmet olmaz, rahmet olur inşâallâh!” derdi.