Her peygamber, insan terbiyecisidir. Onların yolunu ve usulünü takip eden âlimler, ârifler ve velîler de bu vazifeyi elden ele, gönülden gönle devralıp devam ettirmektedirler. Bugün de insanlık, “kendi dillerinden anlayacak” ve “ellerinden tutacak”; ilim, irfan, hikmet ve istikamet sahibi, ehliyetli, gönül doktorlarına muhtaçtır.
Tarih boyunca bu ayda meydana gelmiş önemli hadiselerden birkaçı... İbret ve örnek almak ümidiyle...
İnsanın eğitimini de içine alan insan ilişkileri, ahlâk ve karakter üzerine inşa edilir. Her ne yapacaksak; ister eğitim, ister evlilik, isterse herhangi bir iş ile meşguliyet olsun, bunları yürütürken elimizde tek bir malzeme mevcuttur; bu da kendi karakterimiz ve ahlâkımız...
İnsanın karakterinin çocuklukta büyük oranda şekillenmesi sebebiyle, çocukların sevgi dilleri üzerinde durmak, konunun îzâhı için çok daha sağlıklı olacaktır. Sevgi dillerinin çeşitlerine gelince; fizikî temas, onaylayıcı kelimeler, kaliteli zaman, hediye alma, hizmet davranışları olmak üzere beş sevgi dili bulunmaktadır.
Allah Teâlâ; “Nûn. Ve’l-kalemi vemâ yesturûn: Nûn. Kaleme ve yazdıklarına yemin olsun ki…” (el-Kalem, 1) diye kaleme yemin ediyor. Hakikaten yazdıklarımızın sorumluluğu var. Yazmadıklarımızın da sorumluluğu var. Yazmamız gerekirken bile bile yazmadıklarımızın, ümmete hatırlatmadıklarımızın da sorumlulukları var. Ama birinci derecede yazdıklarımızın sorumluluğu var; yaza...
Mürşidler, kendileri başlayıp tamamladıkları seyr ü sülûku, aynı yolda eşlik etmek üzere müridlerinin ellerinden tutarak bir daha geçerler. Bu yolun derdi, tasası, çilesi, imtihanı çoktur. Bu yola başlayan, niyetlenen de çoktur; ama yolu tamamlayıp maksuduna erişen azdır. Zaten az olduğu için kıymetlidir.
Şunu hiç unutma: Gitmek ve kalmak, her zaman dibimizde duran iki ihtimaldir ve bir insanın dünyadan ne kadar nasip alacağına ve ne vakit ayrılacağına dair nihâî karar, Allâh’a âittir. Bizim vazifemiz; vaktimiz dolana kadar Hakk’a tâat ve teslimiyettir.
Namazın bir fıkhî, bir de kalbî tarafı var. İnsan, zihnî bilgilerle namazın zâhirî tarafını tamamlayabilir. Fakat o zihnî bilgilerle kalbî hayatını tamamlayamaz. Cenâb-ı Hak, huşû içinde bir namaz istiyor. Bu ise kalbin terakkî etmesine bağlı. Bunun için Rabbimiz Kur’ân-ı Kerîm’de 258 yerde “takvâ”yı hatırlatıyor kullarına. Çünkü bir kul, takvâsı derecesinde namazından ...
Bu ayki röportajımızda evlâtlarını, gelinlerini, damatlarını birer emânet olarak görmüş ve onları, kendi güzel ahlâkının tesiri ile yetiştirmiş büyüklere, onların bu güzel ahlâkına bîgâne kalmamış ve kendilerine, hayırlı bir evlât olmak için zevkle hizmet eden fedakâr evlâtlara çok güzel numûneler bulacaksınız.
Dervişe çileyi gönül hoşluğuyla kucaklatan ancak muhabbettir! Bu ise, taklit etmekle elde edilebilecek bir mertebe değildir! Yahut dervişin ameli, onun muhabbetine sahip olmayanın güç yetirebileceği bir iş değildir. İyi müslümanların yaptıklarına hayranlık ve sevgi duymam başka bir şeydir, onlar gibi olmaya güç yetirebilmem başka bir şeydir.