Sunuş

Muhterem Okuyucularımız;

Bu elinizdeki sayı, Şebnem Dergisi’nin 20. yılının ilk sayısı…

Rabbimize sonsuz hamd ü senâ, Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa’ya, O’nun âline, Ehl-i Beyt’ine ve ashâbına nihayetsiz salât ü selâm olsun ki, bugünleri görmek nasip oldu.

Zamân, o gül gibi görmemiş, zamân olalı,

Gülün güzelliği güllerde dâstân olalı!.. diyerek başlamıştık, ilk sayımıza… Derdimiz, gül bahçesinden gonca gül dermekti. Üç aylık sürelerle başlayan adımlarımız, her ay kapınızı çalmak suretiyle sıklaşarak devam etti.

Maksadımız; “Peygamber ikliminden bir demet gül! Güller üstünde bir damla Şebnem!” olabilmekti.

Görünüşüyle, kokusuyla, tadıyla o Güller Gülü’ne ne kadar yaklaşabilirsek, gönül heybemizi O’nunla ne kadar nasiplendirebilirsek o kadar bahtiyarız! Tek derdimiz, tek hedefimiz; Allâh’a en güzel kul, Rasûlü’ne en güzel ümmet olmaya çalışmak…

Yol uzun, çileli, çetrefilli… İçimizde ve dışımızda bu yoldan çevirmek için gece-gündüz uğraşan niceleri var. Ama Rabbimiz, bize hepsinden yakın… Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bize hepsinden daha sevimli…

Bu uzun ve engebeli yolda, hemrâhımız, yoldaşımız, gönüldaşımız olan; “Kimse var mı?” dediğimizde, hep bir ağızdan, “Buradayız, yanınızdayız; önünüzdeyiz, arkanızdayız, sağınızdayız, solunuzdayız!” diyen siz kıymetli okuyucularımıza gönülden teşekkür ve minnetlerimizi takdim ediyoruz.

Şebnem bizim için muhabbet, marifet, ihlâs, takvâ ve güzel ahlâk dokunan bir gönül tezgâhı oldu. Burası, ilim, hikmet ve irfan mektebi; kardeşlik ve vefa meclisiydi. Ümidimiz ve duâmız odur ki, Şebnem, Rabbimizin rızasının anahtarı, âhiret sermayesine dönüşmüş bir sâlih amel ve sadaka-i câriye kapısı olur.

Biz, okumayı, yazmayı, düşünmeyi, ümmetin derdiyle dertlenmeyi, îman kardeşliğini bu mektepte öğrendik. Anadolu seyahatlerimizde ihvanlık, dostluk, kardeşlik nasıl olur, nasıl yaşanır sizinle gördük.

Bu vesileyle dergimizin kurucusu, hâmimiz, efendimiz, üzerimizde maddî-mânevî sayılamayacak kadar emeği olan mürebbîmiz, muhterem Osman Nûri Topbaş Hocaefendi’ye;

Dergimizin bugünlere gelmesinde emekleri olan Abdullah Sert, Doğan Gökmen, Ahmet Taşgetiren, M. Selman Tan, Kadir Mısıroğlu, M. Ali Eşmeli, Rasul Arıcı, Muhammed Yetim ile dergimiz mutfağında gönülden ve titizlikle hizmet veren M. Âkif Günay, İbrahim Hakkı Uzun ve diğer yayın kurulu üyelerine, ilk sayıdan itibaren grafik tasarımını hazırlayan Bülent Erguvan, Bilal İlkay, Halil Ermiş ve Muzaffer Çalışkan beylere;

Şebnemi, “Şebnem” yapan kıymetli zevcem, sırdaşım, hâldaşım Halime Demireşik’e, sabırlarıyla bu büyük yükümüze destek olan evlâtlarımıza; tek bir satır da olsa dergide yazısı neşredilmiş bütün yazarlarımıza ve her sayımızı gönüllerine basan vefâkâr okuyucularımıza, şehirlerine dâvet edip bize gönüllerini ve sofralarını açan, bizi en güzel şekilde ağırlayan bütün kardeşlerimize; Aziz Mahmud Hüdâyî Vakfı ve bu vakfa bağlı Kız Kur’ân Kursları’na, Altınoluk Dergisi Âilesi’ne, Erkam Matbaası çalışanlarına; tek tek ismini zikredemediğimiz bizimle hukuku geçmiş herkese gönülden teşekkür eder, bu güzel hizmetin bir parçası olarak âhirete kadar kesilmeyen bir sadaka-i câriye hesabına sahip olmalarını temenni ederiz.

Daha nice sayılarda görüşene dek, Allâh’a emanet olunuz.

 

 

 

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle