Evlat İmtihanı

Merhum Mûsâ Topbaş Efendi, bir anne-babanın evlâtlarına nasıl bakıp terbiye etmesi gerektiğini şöyle anlatırdı:

“Çocuklar, ana-baba elinde birer emânettir. Çocukların sâf ve temiz kalpleri bir cevherdir. Temiz bir toprak gibidir. Temiz toprağa ne ekilirse onun meyvesi alınır. Tahrîm Sûresi’nde meâlen:

«Ey îmân edenler! Kendinizi, evlerinizde ve emirlerinizde olanları ateşten koruyunuz!» (et-Tahrîm, 6) buyruldu.

Anne-babanın, evlâtlarını cehennem ateşinden koruması, dünya ateşinden korumasından daha önemlidir. Cehennem ateşinden korumak da, îmânı, farzları, haramları öğretmekle, ibadete alıştırmakla ve dinsiz, ahlâksız arkadaşlardan korumakla olur. Bütün kötülüklerin başı, kötü arkadaştır.

Evlâdına, Allah Teâlâ’yı ve Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimizi öğretmeyen, sevdirmeyen anne-babalar, onun hem dünya hem de âhiret kâtili sayılır.

Evlâdına dînini öğretmeyen ana-baba, dünyanın en merhametsiz insanlarıdır.

Çocuk üşümesin, uykusuz kalmasın diye onu namaza kaldırmamak, cinayetlerin en büyüğü sayılır. Bu, iyilik değil, ona karşı en büyük kötülüktür. Bundan daha büyük bir budalalık tahayyül edilemez.

Doktor hastasına merhamet ettiği için, îcâbında onu bıçağın altına yatırır ve ameliyat yapar. Bu doktorun gâyesi, bu ameliyatla onu sıhhatine kavuşturmak ve rahata erdirmektir.

Ana-babalar merhametli iseler, evlâdlarını seviyorlarsa evvelâ dinlerini öğretirler, sonra da dünya ile alâkalı ilimleri… Dinlerini öğretmeyi ihmal edip dünyada yalnız para kazanılacak bilgileri öğretirlerse, merhametsizlerin en merhametsizleri oldukları meydana çıkar.

Kaldı ki, evlâdına karşı merhametli olmak demek, kendisine de merhamet etmek demektir. Çünkü ana ve baba da çocuklarına dînini öğretmedikleri için yanacaklardır. Yani çocuğuna İslâmiyet’i öğreten, kendisini de cehennemden korumuş olur.

Dînî terbiye vermeden evlâd yetiştirmek, sobada yakmak için ağaç yetiştirmek gibidir. Allah Teâlâ’nın verdiği her nîmetin şükrünün yapılması lâzımdır. Şükrü yapılmazsa elden gider. Evlâd nimeti, Cenâb-ı Hakk’ın verdiği güzel nîmetlerdendir. Eğer çocuk, İslâm îtikâdı ve İslâm terbiyesi ile yetiştirilmezse, nîmetin şükrü yapılmamış olur. Ayrıca emânete hıyânet edilmiş olur. Allah Teâlâ, hepimizi küfrân-ı nîmetten ve emânete hıyânet etmekten muhafaza buyursun. Âmin.

Çocuk terbiyesine üç yaşında başlanmalı, “Daha ufaktır, anlamaz!” gibi düşünce ve sözleri bırakmalı. Nebâta filiz hâlinde iken eğip bükmek, şekil vermek kolay olur. Büyüdüğünde sertleşir, eğilmez-bükülmez olur. Yâni İslâmî terbiyesi ihmâl edildiği için, iş zorlaşmış olur.

Anne-baba anlayışlı olursa, çocuklarının rûhî gelişmeleri husûsunda gayretleri boşa gitmez. Allâh’ını, Peygamberini seven bir gönülden, iyilikten başka bir şey beklenemez.”

Rabbimiz, bir yönüyle emânet, bir yönüyle dünya hayatının büyük imtihanlarından biri olan “evlat” hususunda, hepimize firâset, basiret, gayret ve muvaffakiyet versin. Bizi, rızâsına uygun bir hayat yaşayan, kendisini kurtardığı gibi, ehlini ve sevdiklerini de cehennem ateşinden kurtaran bahtiyar mü’minlerden eylesin. Âmin.

PAYLAŞ:                

Zahide Topcu

Zahide Topcu

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle